MARKA TESCİLİ NİSBİ RED SEBEBİ OLARAK KARIŞTIRILMA İHTİMALİ

Marka Nedir ?
Marka, bir işletmenin mal ve/veya hizmetlerini bir başka işletmenin mal ve/veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayımlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işarettir.
Ticari yaşamın bir gereği olarak marka kullanımının yaygınlaşması ile paralel olarak marka hakkına tecavüz de oldukça sık karşılaşılan bir durum haline gelmiştir. Marka tecavüzünün birçok yöntemi mevcut olmakla birlikte uygulamada en çok rastlanılan hali “karıştırılma ihtimali”dir.
Marka Karıştırılma İhtimali Nedir?
Türk Patent ve Marka Kurumunun tanımına göre karıştırılma ihtimali; “Bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtimali (ihtimali) ile karşı karşıya olması”dır.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ise karıştırılma ihtimali kavramını; “Karıştırılma ihtimalinde önemli olan husus halkın iki işaret arasında herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel ve görsel bir benzerlik ve hatta genel görünüş açısından “umumi intiba” olmasa bile, halk tarafından iki marka arasında bağlantı kurulması ve hatta çağrıştırması dahi karıştırma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir.” şeklinde tanımlamıştır.
Mevzuatımızda ise 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 7-1(b) maddesinde marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnaları kapsamında marka sahibinin önleyebileceği durumlardan biri olarak; “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından işaret ile tescilli markanın ilişkilendirilmesini de içerecek şekilde, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması” sayılmıştır.
Söz konusu düzenleme ile Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından gerçekleştirilen inceleme esnasında gözden kaçan veya yapılan inceleme esnasında mutlak ret nedenleri kapsamında değerlendirilmeyen tescil başvurularının üçüncü kişilerin menfaatlerini zedelemesi veya böyle bir ihtimalin ortaya çıkması halinde, bu şahıslara itirazda bulunmak ve/veya dava açmak suretiyle ortaya çıkabilecek olumsuz durumların önüne geçebilmesi imkânı sağlanmaktadır.
Marka Karıştırılma İhtimali Nasıl Ortaya Çıkar?
Karıştırılma ihtimalini doğuran tecavüz fiilinin gerçekleşebilmesi için;
- Marka sahibinin izni olmaksızın bir kullanım ile
- Markanın ve/veya ilgili mal veya hizmetlerin aynılığı veya benzerliği söz konusu olmalıdır.
Marka Karıştırılma İhtimalinin Değerlendirilmesi
Karıştırılma ihtimali son derece soyut bir ifade olup, önceden çerçevesinin çizilmesi kolay değildir. Değerlendirilme yaparken somut olayın tüm özellikleri dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşım benimsenmelidir.
İlke olarak değerlendirmeye mal ve hizmet benzerliği ile başlanır. Mal ve hizmetlerin benzerliği değerlendirilirken de uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi olup olmadığı gibi bütün faktörler dikkate alınmalıdır.
İşaretlerin benzerliği değerlendirmesinde ise önceki markanın ayırt edicilik düzeyi, tescil kapsamındaki mal/hizmetler yönünden tanımlayıcılığı ve bu sebeple zayıflığı ya da kullanımla sonradan yüksek ayırt edicilik veya tanınmışlık kazanıp kazanmadığı önemli bir faktördür. İşaretler de parçalara ayrılmadan ve bütüncül olarak değerlendirmeli, ancak markayı oluşturan baskın ya da ayırt edici unsurlar akılda tutulmalıdır. Bu özelliklerden tek bir tanesi ön plana çıkabileceği gibi aynı anda birkaç benzer unsur da söz konusu olabilir.
Kural olarak, bir tanıtma işaretinin ayırt edici gücü ne kadar yüksek ise, ona sağlanan koruma da o kadar kapsamlı ve geniş olacaktır. Yani “zayıf” bir marka seçen kimse bunun sonuçlarına katlanmak, o markanın benzerlerinin başkası tarafından kullanılmasına tahammül etmek durumunda kalabilir.
Yine, markanın doğasından gelen veya sonradan kazanılmış ayırt ediciliğe sahip olup olmadığı da değerlendirme esnasında dikkate alınacak bir diğer önemli kriterdir.
Buna göre; Her somut olayda kişinin daha önce bir başkasının aynı veya karışıklığa yol açacak kadar benzer bir markanın tescilli olduğunu bilebilecek durumda olup olmadığı önceki markanın sahip olduğu hukuki korumanın ne olduğu, kötü niyetli tescilin var olup olmadığı tespit edilecektir.
Sonuç olarak; karıştırılma ihtimalinin varlığını saptamak için önceki tarihli, yani itiraza konu marka ile itiraz edilen başvuruya konu markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde eşzamanlı olarak kullanılmaları durumunda tüketicilerin genel izlenimlerine göre ayrım yapıp yapamayacaklarını değerlendirmek gerekir.
Markanın Hükümsüzlüğü Davası
Sınai Mülkiyet Kanununa göre; TÜRKPATENT tarafından mevzuat kapsamında alınan kararlardan zarar gören taraflar, kararın tebliğinden itibaren iki ay içinde yazılı ve gerekçeli olarak Kuruma itirazda bulunabilir. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. İtiraz gerekçelerinin bu süre içinde sunulmaması halinde ise itiraz hiç yapılmamış sayılacaktır.
Bununla birlikte itirazın incelebilmesi için; itiraz eden tarafından itiraz süresi olan iki ay içinde marka kararına itiraz ücretinin ödenmesi gerekmektedir.
Tüm bu şartlar sağlandığı takdirde TÜRKPATENT tarafından şekli bir inceleme yapılacaktır.
Yapılan şekli inceleme sonucunda itirazın incelenebilir nitelikte olduğu tespit edilir ise itiraz incelenmek üzere Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’na (YİDK) gönderilecektir.
YİDK, itiraz hakkında yapacağı inceleme ve değerlendirme neticesinde, TÜRKPATENT adına nihai kararı verir. Dolayısıyla YİDK tarafından verilen nihai nitelikteki karara karşı TÜRPATENT nezdinde yeniden itiraz edilmesi mümkün değildir. Bu kararlara karşı yalnızca yargı yoluna gidilebilir. YİDK kararları hakkında daha fazla bilgi edinmek için Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu hakkında daha fazla bilgi edinmek için https://www.turkpatent.gov.tr/yeniden-inceleme-ve-degerlendirme sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Yargılama Süreci
Mahkemece yapılacak yargılamada YİDK’nın karara itirazın incelenmesi aşamasında taraflarca ileri sürülen iddia ve cevaplar kapsamında verdiği kararın yerindeliği incelenecektir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu gereğince YİDK’nın aldığı kararlara karşı açılacak iptal davalarında Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi görevli ve yetkilidir.
Dava Zamanaşımı
Sınai Mülkiyet Kanununa göre; dava itiraz üzerine verilen kararın taraflara bildirim tarihinden başlamak üzere iki ay içinde açılabilir. Bu süre hak düşürücü süre olup Mahkeme tarafından re’sen gözetilir.
Mahkemece Verilecek Kararın Tescil İşlemlerine Etkisi
Taraflarca iptali istenen YİDK Kararı, marka başvurusunun reddine yönelikse ve Mahkemece Karar iptal edilmişse, tescil işlemleri kaldığı yerden devam eder. Bununla birlikte YİDK Kararı marka başvurusunun tesciline yönelik ise ve Mahkemece Karar iptal edilmişse; marka sicilden terkin edilir.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise, Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca iptal davalarına ilişkin mahkeme ilamları ve ilamların fer’ileri kesinleşmedikçe icra edilemez.
Hükümsüzlük Kararının Sonuçları
Sınai Mülkiyet Kanununa göre; markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde Kararın, koruma süresinin başladığı tarihten itibaren etkili olacağı, marka hakkının hiç doğmamış sayılacağı” belirtilmektedir. Hükümsüzlük şartları bir kısım mal ve hizmetler yönünden oluşmuşsa sadece o mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlük kararı verilir.
Cezai Müeyyideler
Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca başkasına ait marka hakkına iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.